Bu gıdaları sakın tüketmeyin! Bilinmeyen gizli tehlike sağlığı tehdit ediyor

Uzmanlar, halk arasında ‘küf' olarak adlandırılan mantarlar grubunun insan sağlığında kansere kadar yol açan zararlar verebildiğine vurgu yaptı.

Bu gıdaları sakın tüketmeyin! Bilinmeyen gizli tehlike sağlığı tehdit ediyor

Birçok yiyecekte oluşan ve halk arasında ‘küf' olarak adlandırılan mantar gruplarının verdiği zararlara karşı uzmanlardan oldukça önemli uyarılar geldi. Sağlığı tehdit eden küf mantarları astımdan kansere kadar birçok hastalığa sebep olabilmektedir. Küf mantarlarının doğada çok yaygın bulunduğu ve çok kolaylıkla üreyebildiğine parmak basan İç Hastalıkları Uzm. Dr. Devrim Deniz, “Bunlar için uygun nem şartları, uygun sıcaklık şartları doğamızda çok kolay bir şekilde kendini buluyor. Uygun oksijen ortamıyla karşılaştığına ve kontamine gıdada bununla temas ettiğinde bu mantarlar kolaylıkla çoğalabiliyor. Genelde biz bu mantarları özellikle bazı gıdalarda daha çok görüyoruz. Bunların başında tahıl grubu, buğday, arpa, mısır gibi hububat gruplarında görebiliyoruz. Yine yer fıstığı, fıstık, ceviz, badem gibi kuruyemişlerde görebiliyoruz. Yine süt ürünlerinde, kakaoda görebiliyoruz. Ayrıca kurutulmuş meyvelerde de yoğun bir şekilde bunlar uygun ortamlar olduğunda gelişebiliyor” şeklinde konuştu. Küf mantarları geliştiğinde sağlığa verdiği sorunları sıralayan İç Hastalıkları Uzm. Dr. Devrim Deniz, “Bunlar, öncelikle temas ettiği sisteme etkileri, duruma göre değişebilmektedir. Solunum sistemini etkilediğinde alerjik hastalıklar, astım gibi hastalıklar artabilmektedir. Yine mide bağırsak sistemi üzerinden giriş yaptığında özafagus kanserleri, yine özellikle aflatoksin ile gelişen çok yaygın bir şekilde karaciğer kanserleri gelişebilmektedir.

bu-gidalari-sakin-tuketmeyin-bilinmeyen-gizli-tehlike-sagligi-tehdit-ediyor.jpg

Böbreklerimizi etkilediğinde böbrek toksisiteleri ortaya çıkabilmektedir. Cildimize temas ettiğinde cildimizde tahrişler, alerjik döküntüler oluşabilmektedir. Hormonlarımızı etkileyebilmektedir. Üreme hormonlarını etkileyebiliyor ve bu nedenle üretkenlikler, üremede problemler oluşabiliyor, sperm kalitesi, yumurta kalitesinde bozukluklara yol açabilmektedir. Yine çağımızın sorunu olan obezite gibi şeylerde de etkileri bulunmaktadır. Özellikle mısırlarda üreyen mantarlardır. Bunlar da son dönemde çölyak hastalığı sebebiyle yoğun bir şekilde tüketim arttı ve bu nedenle de fumonisin zehirlenmeleri arttı. Çünkü yapılan çalışmalarda fumonisinler, özafagus kanseri, yine karaciğer kanseri üzerine kanser yapıcı etkileri tespit edilmeye başlandı. Fumonisinlerin hayvanlardan insanlara geçişi çok net değil ama bir aflatoksinin süt ürünlerinden geçişi var, bunlara dikkat etmek gerekiyor. Yine sağlığımızı tehdit eden gizli tehditler, pestisitler var. Özellikle GDO'lu bu ürünlerde bu pestisitler kullanılıyor ve daha çok ürün elde etmek için kullanılan bu ürünler belli bir birikim sonrası yine sağlığımızı tehdit eden şeyler oluşmakta. Yine toksisitelere, organ toksisitelerine, karaciğerde, böbrekte organ toksisitelerine yol açabilmekte. Yine sistemik dolaşıma girerek vücudun yükünü arttırmakta ve obeziteye, insülin direncine yol açan süreçleri başlatabilmekte. O açıdan da pestisitlere dikkat etmek lazım.

bu-gidalari-sakin-tuketmeyin-bilinmeyen-gizli-tehlike-sagligi-tehdit-ediyor-001.jpg

Bunların hepsi aslında görünmez tehlikeler. Bununla ilgili neler yapabiliriz, öncelikle gıdaların temasını engelleyecek şeylere dikkat etmek lazım. Üretim aşamasında, depolama aşamasında dikkat edip buna göre tedbirlerimizi almalı. Tüketici olarak biz de güvenilir yerlerden bu ürünleri almalı, evimizde güvenli bir şekilde depolamalıyız” şeklinde konuştu. Bu zararlı maddeler insan vücuduna girdikten sonra neler yapılabileceği ile ilgili bilgiler aktaran Uzm. Dr. Devrim Deniz, “Antioksidan özelliği içeriği yüksek olan gıdalarla beslenebiliriz. Çünkü bu toksinler girdiğinde karaciğerde detoksite edilip atılması gerekiyor. Karaciğere destek olmak amaçlı gibi sistemi gibi antioksidan içeriği yüksek olan takviyeler ya da gıdalarla beslenmeniz gerekiyor. Yeteri kadar sıvı almalıyız. Çünkü bu sıvı yoluyla atılabiliyor böbreklerimizde. Her şeyi doğasında ve uygun mevsiminde beslenmeliyiz öncelikle ve bozulmaya yüz tutmuş bir gıda varsa ya da bozulmuş şüphesi olan gıda varsa kesinlikle tüketmemeliyiz. Bu gıdaları tüketirken de saklarken de bunların saklama şartlarına, raf ömürlerine dikkat etmeliyiz ve buna göre tüketmeliyiz. Açıkta satılan gıdalar ya da depolanmasını şüpheli olduğun gıdalardan uzak durmalıyız. Hani ön etkenden uzak durmalı bunlara dikkat ederek tüketmek en sağlıklısıdır” dedi.