Hüseyin Kaya
Gündemin Ağırlığı ve Çeşitliliği
Ülke gündemini yakalamak, mümkün değil neredeyse. AB ile yaşanan restleşme, ülke içindeki ciddi sorunların oluşturduğu gündem, Suriye-Irak derken resmen boğuluyoruz.
Fırat kalkanıyla Suriye topraklarındayız. Orada çok yönlü, çok hedefli, çok düşmanlı bir savaşın içerisindeyiz.
Nereye kadar ve nasıl sonuçlanacağını kestirmek mümkün mü, bilemem! Sadece bize yansıyan, DEAŞ-PYD hedeflerinin bertaraf edilmesidir. Kaç askerin şehit, kaç askerin yaralandığıdır. Bizim bildiğimiz bu kadar.
Musul’daki Başika ile başlayan,Telafer ile devam eden atışmalar durulmuş durumda. Sanırım bir anlaşma ile sonuçlandı ki, gündemden düşmüş olmalıdır. Araya hatırı sayılır abiler girdi sanırım. Bir şekilde sönmüş gibi gözükse de, her an parlayabilecek bir niteliğe sahip, oradaki sorun. Yani problem, geçici olarak donduruldu.
Ülke içindeki sorunların yansıması olarak, bizleri çok seven AB ülkeleriyle yaşanan, ağız dalaşlarıdır. Ülke içinde de, HDP’lilere yönelik operasyonlar, milletvekillerinin tutuklanması, çeşitli basın kuruluşlarına yapılan operasyonlar, kamu görevlerinin tutuklanması, görevlerinden ihraç edilmesi vs. konularla bağlantılı olarak AB ile süreçle ilgili sert söylemler, sonuçta AB sürecinin dondurulmasıyla ilgili yapılan oylamada, büyük çoğunlukla kabul edildi. Sınırları açıp, mültecileri oraya gönderme, falan restine-rest ile cevap verildi. Bakalım süreç nereye doğru evirilecek?
Hala 15 Temmuz darbe teşebbüsünün artçı sarsıntıları devam ediyor. Asker-polis ve diğer kurumlarda atılan on binlerce kişiye rağmen, henüz temizlenmemiş olması , daha da ilginçleştirmektedir. Diğer anlamda da, ne kadar güçlü olduklarının, nasıl örgütlendiklerinin ciddiyeti, boyutu ve tehlikesini anlamak açısından önem Arz etmektedir. Bunun yanında, alakası olmayanların da zarar gördüğünü ve suçlandığını unutmamak gerekir, diye düşünüyorum.
Ülke gündemi, görüldüğü gibi çok çeşitlilik arz etmekte, çok çabuk değişmekte ve değiştirilmektedir. Yani ya gerçeği görmemek, göstermemek adına, bu yapay gündemlerle üzeri örtülmeye çalışılmaktadır, ya da düşünmemizi sağlamak için, tartışmak adına , gündeme zoraki olarak bir şeyler servis edilmektedir. Bakalım bundan sonraki, gelişmeler nasıl bir seyir izleyecek, çatışmalı ortamdan çıkış nasıl olacak, zor durumdaki ekonomi, durağan ticaret, Dolar’ın hızlı artışı bize ne getirecektir?
Diğer bir sorun da, kanımca en önemsediğim, siyasetin geldiği noktadır. Hepimiz bu ülkenin vatandaşı, bireyleriyiz. Siyasetin, bizi ayrıştırmasına, düşmanlaştırmasına, kamplaştırmasına izin vermememiz gerekir diye düşünüyorum. Bu anlamda, siyasi yetkililerin kullandıkları dili yadırgıyorum. Onlar belki, geçici olarak siyaseten kazanç sağlayabilirler, ama ülkenin geleceği, toplumun geleceği bakımından, büyük tehlikeler arz ettiğini, bilmemiz gerekir.
Sonuç olarak, geleceğin ne getireceğini kestirmek mümkün değildir. Gerek ülke içindeki gelişmeler, gerekse ülkemiz dışında ülkemizle ilgili, gerek komşu ülkelerle yaşadıklarımız, veya AB ile ilgili yaşadığımız olumsuzluklar, bunlara bağlı yansımalar, değişimler bizi, bu kış mevsiminde üşüteceğe benziyor.