Nisan ayı yaklaşıyor.
Türkiye’de yeni yasaların anası oylanacak.
Peki, önceki ‘ana ’yasaya ne oldu?
Yaşlandı mı, öldü mü, işlevsiz mi?
Şu anda; anasız bir yasa ile mi idare ediliyoruz yoksa?
Elbette değil!
Ancak oylama gelmeden, oynamaya başladık bile.
Siyaset rayından çıkıp, argolaşmaya, restleşmeye başladı.
Dilin kemiği yok, herkes açmış ağzını, yummuş gözünü.
Önünü gören olur mu, hayır!
Atış serbest mi, evet!
Düşman kim?
Karşımızdakiler.
Referandum var ve oy kullanacağız değil mi? Evet.
Ya “evet” ya da “hayır” kullanmak yasal mı?
Hem yasal, hem de anayasal hak.
O zaman vatandaş, istediği şekilde seçim yapacak, değil mi?
Elbette, üçüncü bir seçenek yok.
Bu yasal hakkını kullanırken, neden suçlanıyor acaba?
Burası önemli.
Terörist, hain, yandaş, yalaka, diyenlerin ağzına biber sürelim mi?
Bir daha söylerseniz, vatandaşın biberi acı olur ha!
Hem bilmediğimiz, okumadığımız bir anayasayı oylamak!
Yeni anayasa metnini okuyan var mı?
Haydi, eskisi kötü, berbat ve vatandaşın istem ve yaşamına cevap vermiyordu.
Yenisinin ne getirip, ne götüreceğini biz vatandaşlar bilmiyoruz.
Ama bizden “evet” veya “hayır” dememizi istiyorlar.
Rengimizi belli edince de, hakaretlere uğruyoruz.
O zaman bizden seçim yapmamızı istiyorlar, ama, aması var.
Biz okumadık, biz hazırlamadık, biz yapmadık, deyince de;
“Olsun olsun, zararı yok, oy kullanın, sizin iyiliğiniz içindir” dediklerinde,
Göbek atıp, gerdan kırmaya başlıyoruz.
Oynatıyorlar abim, dayanamıyoruz, oynuyor ve oyluyoruz.
Bizim iyiliğimize, hayrımıza, mutluluğumuza göre hazırlanmış.
Demek öyleymiş ha!
Ne kadar da kıymetimiz varmış.
Her şeyimiz düşünülerek, hesaplanarak, ince ince, ilmek ilmek işlenmiş.
Şimdi de iznimizi, olurumuzu, boy ölçülerimizi alıyorlar.
İyi de, madem izin, seçim bizden ve biz de çok kıymetliyiz.
Vatandaş çok önemli, çok değerli, her şey onlar içinse; rahat bırakın!
Ey siyasiler!
Vatandaşı germeyin, üzmeyin, süzmeyin, çözmeyin
Düşmanlaştırmayın, kamplaştırmayın ve ayrıştırmayın lütfen.
Yoksa acı biber, isot süreriz dilinize..