Diyarbakır'ın çehresi değişiyor
Terör algısından kurtulmak isteyen Diyarbakır, sessiz sedasız kimlik değiştiriyor. Yatırımlar, ticaret ve turizmin konuşulduğu yeni süreçte bölgedeki iş adamları Türkiye’nin büyümesine katkı sağlamak istiyor.
Yayınlanma:
Güncelleme:
Söz konusu Diyarbakır olunca, yargılar girer devreye. En çok da ön yargılar. Neticede 40 yıldır ülke gündeminin en tepesinde yer alan terör ve güvenlik meselelerinin merkezinde Diyarbakır var. Kargaşa gelir akıllara, terör, göç yani kısaca kaos gelir. Anadolu medeniyetlerinin beşiği olması, tarihi binlerce yıl öncesine dayanan bir ticaret ve kültür başkenti olması, Çin Seddi’nden sonra dünyanın en büyük şehir surlarını, 5. Harem-i şerif olarak anılan Ulu Cami’nin bu şehirde olması, Hevsel Bahçeleri, Dicle ve hatta kaburga dolması peşin fikirleri kırmaya yetmez.
Geçtiğimiz hafta sonu, TÜRKONFED (Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu) öncülüğünde ve Diyarbakır Sanayici ve İş İnsanları Derneği’nin ev sahipliğinde çok önemli bir etkinliğe katıldık. Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu (TÜRKONFED) Başkanı Tarkan Kadooğlu, DİSİAD Başkanı Burç Baysal, DOGÜNSİFED Başkanı Şahismail Bedirhanoğlu’nun da aralarında olduğu önemli STK liderleri, yatırımcıları ve girişimciler, iki gün süren iş zirvesinde bölgesel kalkınma ve refahın artırılması için gerekli yol haritasını ortaya koydu. Öyle ya, kalkınma için olmazsa olmazlar vardı. Finans, ham madde, enerji, üretim, ulaşım ve tüketim. Finans imkânlarına erişiminiz zayıfsa, enerjiye ulaşım zor, üretim alanlarının kurulması riskli ve buna rağmen üretiminizi tüketiciye sunamıyorsanız, işsizlik artar, refah düşer ve kaçınılmaz biçimde bölgeyi istenmeyen odaklara teslim eder ve göçün önünü açarsınız.
Van OSB Başkanı Şemsettin Bozkurt, normalleşmenin yatırımla geleceğini söyledi.
İki günlük zirvenin ilk gününde, Sur ilçesinin dar ve kasvetli sokakları arasında bir vahayı çağrıştıran İskender Paşa Konağı’nda İstanbul Politika Merkezi Başkanı Fuat Keyman TÜRKONFED için hazırlanan son rapora ilişkin bilgiler verdi. Kentsel üretim ve kalkınma modeli temelinde büyümenin şifrelerinin yer aldığı raporda, Türkiye’nin değişik bölgelerindeki 10 şehrin model olarak ulusal büyümeye katkısı ele alınıyor. Çözüm süreci ile birlikte bölgenin Türkiye’nin büyümesine yüzde 1,5 puan katkı sağlaması bekleniyordu. Zengin tarım arazileri ve hayvancılık ile birlikte en az 1 puan daha eklenebilir. Bu da 1 milyon ilave istihdam ve 2 bin dolar kişi başı gelir artışı anlamına geliyor.
Neden Diyarbakır?
TÜİK’in açıkladığı rakamlara göre Türkiye nüfusunun yüzde 3,3’ü olan 2 milyon 550 bin kişi göç etmiş. Araştırmalar, bir kişinin göç etmesinin kamuya maliyetinin ortalama 200 bin TL’yi bulduğunu ortaya koyuyor. Bu rakamı göç rakamlarıyla birleştirdiğinizde 506 milyar liralık bir kayıp ortaya çıkıyor. 300 bin kişinin Doğu ve Güneydoğu’dan göç etmesinin kamuya maliyeti ortalama 70 milyar lira yani yaklaşık 18 milyar avro. Bu parayı göç nedeniyle harcayacağımıza, Doğu ve Güneydoğu’da istihdama ve yatırıma harcamış olsak, ne dış borç ne de cari açık problemimiz kalırdı.
Sokaklarını gezdiğimizde esnaf ile konuşma imkânı bulduk. Âdeta tek bir sesle aynı cümlenin nakaratını dinliyor gibiydik. “Diyarbakır artık huzur istiyor, normalleşmeliyiz. Terörü, silahı çatışmayı değil, ticareti, turizmi konuşmalıyız. Bizler, Diyarbakır’ın Türkiye’nin diğer büyük illeri kadar güvenli bir il olduğunu görüyor ve tüm yatırımcılarımızı ön yargısız Diyarbakır’a davet etmek ve yatırımlarını desteklemek istiyoruz” deniliyordu özetle.
Şehirdeki dil; çevre, alt ve üstyapı oluşumlarında da kendini fazlasıyla hissettiriyor. Tarihî Sur bölgesi, yapılaşmadan arındırılıyor, şehrin dış mahallelerinde İstanbul’u kıskandıracak yeni mahalleler ortaya çıkıyor. 1,5 milyon liraya satılan dairelerin varlığı, yeşil alanların artması ve devasa AVM’ler değişim beklentisinin sadece dillerde olmadığını net bir şekilde gösteriyor.
DÖRT önemli gelişme
Şehirdeki iş çevrelerinden aldığımız bilgiye göre, son 1 yılda yaşanan 4 önemli gelişme bölgenin bakış açısını ciddi oranda değiştirdi. 7 Haziran seçimlerinde HDP’nin verilen siyasi krediyi, uzlaşmazlık üzerine kurduğu yıkıcı siyaseti sebebiyle tüketmesi. Barış çağrısı yapan Tahir Elçi’ye düzenlenen kanlı saldırı ve terör örgütünün hendek siyaseti çözüm sürecine duyulan iştahı daha da artırdı. Son olarak anayasa değişikliği referandumunda Diyarbakır’da ‘Evet’e yüzde 34 oy çıkmasının çözüm sürecinin yeniden canlanması ve normalleşme sürecine duyulan ihtiyacın yansıması olarak değerlendiriliyor.
Cazibe Merkezleri Projesi
Son 15 yılda Diyarbakır’a yapılan kamu yatırımları 26 milyar lirayı buldu. Hâlen devam eden 163 proje var. Bu projelerin bedelleri yaklaşık 4 milyar 850 milyon lira. Başbakan Binali Yıldırım tarafından açıklanan Cazibe Merkezleri Projesi’nde Diyarbakır en yüksek müracaat alan illerden biri oldu. 376 yatırımcı yatırım yapmak için müracaat etti. Onay sürecinin ardından bu taleplerin yatırıma dönüşmesi durumunda Diyarbakır’a yaklaşık 38 bin yeni istihdam imkânına kavuşacak.
Binin üzerinde tescilli tarihî eser
UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alan Diyarbakır Kalesi ve Hevsel Bahçeleri’nin yanı sıra UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’nde olan “Tarihî Malabadi Köprüsü” gibi değerler; şehirde bulunan 1.000’in üzerindeki tescilli tarihî eser düşünüldüğünde, Diyarbakır’ın sahip olduğu kültürel miras, ekonomik anlamda da önemli bir potansiyel barındırıyor. Diyarbakır’ın en önemli simgelerinden olan Ulu Cami’nin kuruluş tarihi 639 yılına dayanıyor. Anadolu’nun ilk camilerinden olan Ulu Cami, Diyarbakır’a egemen olan Müslüman Araplar tarafından şehrin merkezindeki en büyük mabedin (Martoma Kilisesi) camiye çevrilmesiyle oluşturulmuş. Daha sonra 1091 yılında Büyük Selçuklu Hükümdarı Melikşah’ın buyruğu ile büyük bir onarım gördüğünü, değişik dönemlerde birçok defa tamirat ve ilavelerle bugünkü şeklini aldığını kitabelerinden öğrenmekteyiz. Erken İslam Dönemi’nin ünlü Şam Emeviye Camii’nin (benzerliklerden dolayı) Anadolu’ya yansıması olarak yorumlanan Diyarbakır Ulu Cami, İslam âleminin beşinci Harem-i şerifi olarak kabul ediliyor.
Diyarbakır’ın dış ticaret gücü
80 ülkeye aktif olarak ihracat gerçekleştiren Diyarbakır ihracatının yüzde 40’ı madencilik ürünleri, yüzde 24’ü hububat, bakliyat, yağlı tohumlar ve bunların mamullerinden oluşuyor. Tarım ürünlerinin neredeyse tamamı Irak’a, madencilik ürünlerinin büyük çoğunluğu ise Çin’e ihraç ediliyor. TÜİK verilerine göre 2012’de 199 milyon dolar seviyesinde olan Diyarbakır ihracatı, 2013’te 280 milyon dolara yükselmiş olsa da 2014’ten itibaren düşüş eğilimine girdi ve 2016’da 166 milyon dolara kadar geriledi. Benzer şekilde 2012’de 70 milyon dolar olan ithalat da 2013’te 116 milyon dolara çıkmasının ardından 2014’te yarı yarıya azalarak 55 milyon dolar seviyesine geriledi ve 2016’da yeniden yükseliş temayülü göstererek 81 milyon dolar olarak gerçekleşti.
Silvan Barajı ekonomiyi canlandıracak
Atatürk Barajı’ndan sonra en büyük sulama barajı niteliği kazanacak olan Silvan Barajı’nın yüzde 70’i tamamlandı. Baraj ve sulama kanalları bittiğinde Diyarbakır Merkez, Silvan ve Bismil ilçelerine ait ovalarda toplam 2 milyon 350 bin dekar alan suya kavuşacak. Silvan Projesi kapsamında bulunan Silvan Barajı, ara depolamaları ve sulama tesisleriyle hizmete alındığında Türkiye ekonomisine yılda 1,1 milyar TL katkı sağlayacak ve 305 bin kişiye de istihdam sahası oluşturacak. Böylece bölgedeki bereketli topraklarda sulama ile üç katına kadar verim elde edilecek, sağlayacağı tarım ve sanayi alanındaki istihdamlarıyla işsizlik sonlandırılacak.
Geçtiğimiz hafta sonu, TÜRKONFED (Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu) öncülüğünde ve Diyarbakır Sanayici ve İş İnsanları Derneği’nin ev sahipliğinde çok önemli bir etkinliğe katıldık. Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu (TÜRKONFED) Başkanı Tarkan Kadooğlu, DİSİAD Başkanı Burç Baysal, DOGÜNSİFED Başkanı Şahismail Bedirhanoğlu’nun da aralarında olduğu önemli STK liderleri, yatırımcıları ve girişimciler, iki gün süren iş zirvesinde bölgesel kalkınma ve refahın artırılması için gerekli yol haritasını ortaya koydu. Öyle ya, kalkınma için olmazsa olmazlar vardı. Finans, ham madde, enerji, üretim, ulaşım ve tüketim. Finans imkânlarına erişiminiz zayıfsa, enerjiye ulaşım zor, üretim alanlarının kurulması riskli ve buna rağmen üretiminizi tüketiciye sunamıyorsanız, işsizlik artar, refah düşer ve kaçınılmaz biçimde bölgeyi istenmeyen odaklara teslim eder ve göçün önünü açarsınız.
Van OSB Başkanı Şemsettin Bozkurt, normalleşmenin yatırımla geleceğini söyledi.
İki günlük zirvenin ilk gününde, Sur ilçesinin dar ve kasvetli sokakları arasında bir vahayı çağrıştıran İskender Paşa Konağı’nda İstanbul Politika Merkezi Başkanı Fuat Keyman TÜRKONFED için hazırlanan son rapora ilişkin bilgiler verdi. Kentsel üretim ve kalkınma modeli temelinde büyümenin şifrelerinin yer aldığı raporda, Türkiye’nin değişik bölgelerindeki 10 şehrin model olarak ulusal büyümeye katkısı ele alınıyor. Çözüm süreci ile birlikte bölgenin Türkiye’nin büyümesine yüzde 1,5 puan katkı sağlaması bekleniyordu. Zengin tarım arazileri ve hayvancılık ile birlikte en az 1 puan daha eklenebilir. Bu da 1 milyon ilave istihdam ve 2 bin dolar kişi başı gelir artışı anlamına geliyor.
Neden Diyarbakır?
TÜİK’in açıkladığı rakamlara göre Türkiye nüfusunun yüzde 3,3’ü olan 2 milyon 550 bin kişi göç etmiş. Araştırmalar, bir kişinin göç etmesinin kamuya maliyetinin ortalama 200 bin TL’yi bulduğunu ortaya koyuyor. Bu rakamı göç rakamlarıyla birleştirdiğinizde 506 milyar liralık bir kayıp ortaya çıkıyor. 300 bin kişinin Doğu ve Güneydoğu’dan göç etmesinin kamuya maliyeti ortalama 70 milyar lira yani yaklaşık 18 milyar avro. Bu parayı göç nedeniyle harcayacağımıza, Doğu ve Güneydoğu’da istihdama ve yatırıma harcamış olsak, ne dış borç ne de cari açık problemimiz kalırdı.
Sokaklarını gezdiğimizde esnaf ile konuşma imkânı bulduk. Âdeta tek bir sesle aynı cümlenin nakaratını dinliyor gibiydik. “Diyarbakır artık huzur istiyor, normalleşmeliyiz. Terörü, silahı çatışmayı değil, ticareti, turizmi konuşmalıyız. Bizler, Diyarbakır’ın Türkiye’nin diğer büyük illeri kadar güvenli bir il olduğunu görüyor ve tüm yatırımcılarımızı ön yargısız Diyarbakır’a davet etmek ve yatırımlarını desteklemek istiyoruz” deniliyordu özetle.
Şehirdeki dil; çevre, alt ve üstyapı oluşumlarında da kendini fazlasıyla hissettiriyor. Tarihî Sur bölgesi, yapılaşmadan arındırılıyor, şehrin dış mahallelerinde İstanbul’u kıskandıracak yeni mahalleler ortaya çıkıyor. 1,5 milyon liraya satılan dairelerin varlığı, yeşil alanların artması ve devasa AVM’ler değişim beklentisinin sadece dillerde olmadığını net bir şekilde gösteriyor.
DÖRT önemli gelişme
Şehirdeki iş çevrelerinden aldığımız bilgiye göre, son 1 yılda yaşanan 4 önemli gelişme bölgenin bakış açısını ciddi oranda değiştirdi. 7 Haziran seçimlerinde HDP’nin verilen siyasi krediyi, uzlaşmazlık üzerine kurduğu yıkıcı siyaseti sebebiyle tüketmesi. Barış çağrısı yapan Tahir Elçi’ye düzenlenen kanlı saldırı ve terör örgütünün hendek siyaseti çözüm sürecine duyulan iştahı daha da artırdı. Son olarak anayasa değişikliği referandumunda Diyarbakır’da ‘Evet’e yüzde 34 oy çıkmasının çözüm sürecinin yeniden canlanması ve normalleşme sürecine duyulan ihtiyacın yansıması olarak değerlendiriliyor.
Cazibe Merkezleri Projesi
Son 15 yılda Diyarbakır’a yapılan kamu yatırımları 26 milyar lirayı buldu. Hâlen devam eden 163 proje var. Bu projelerin bedelleri yaklaşık 4 milyar 850 milyon lira. Başbakan Binali Yıldırım tarafından açıklanan Cazibe Merkezleri Projesi’nde Diyarbakır en yüksek müracaat alan illerden biri oldu. 376 yatırımcı yatırım yapmak için müracaat etti. Onay sürecinin ardından bu taleplerin yatırıma dönüşmesi durumunda Diyarbakır’a yaklaşık 38 bin yeni istihdam imkânına kavuşacak.
Binin üzerinde tescilli tarihî eser
UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alan Diyarbakır Kalesi ve Hevsel Bahçeleri’nin yanı sıra UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’nde olan “Tarihî Malabadi Köprüsü” gibi değerler; şehirde bulunan 1.000’in üzerindeki tescilli tarihî eser düşünüldüğünde, Diyarbakır’ın sahip olduğu kültürel miras, ekonomik anlamda da önemli bir potansiyel barındırıyor. Diyarbakır’ın en önemli simgelerinden olan Ulu Cami’nin kuruluş tarihi 639 yılına dayanıyor. Anadolu’nun ilk camilerinden olan Ulu Cami, Diyarbakır’a egemen olan Müslüman Araplar tarafından şehrin merkezindeki en büyük mabedin (Martoma Kilisesi) camiye çevrilmesiyle oluşturulmuş. Daha sonra 1091 yılında Büyük Selçuklu Hükümdarı Melikşah’ın buyruğu ile büyük bir onarım gördüğünü, değişik dönemlerde birçok defa tamirat ve ilavelerle bugünkü şeklini aldığını kitabelerinden öğrenmekteyiz. Erken İslam Dönemi’nin ünlü Şam Emeviye Camii’nin (benzerliklerden dolayı) Anadolu’ya yansıması olarak yorumlanan Diyarbakır Ulu Cami, İslam âleminin beşinci Harem-i şerifi olarak kabul ediliyor.
Diyarbakır’ın dış ticaret gücü
80 ülkeye aktif olarak ihracat gerçekleştiren Diyarbakır ihracatının yüzde 40’ı madencilik ürünleri, yüzde 24’ü hububat, bakliyat, yağlı tohumlar ve bunların mamullerinden oluşuyor. Tarım ürünlerinin neredeyse tamamı Irak’a, madencilik ürünlerinin büyük çoğunluğu ise Çin’e ihraç ediliyor. TÜİK verilerine göre 2012’de 199 milyon dolar seviyesinde olan Diyarbakır ihracatı, 2013’te 280 milyon dolara yükselmiş olsa da 2014’ten itibaren düşüş eğilimine girdi ve 2016’da 166 milyon dolara kadar geriledi. Benzer şekilde 2012’de 70 milyon dolar olan ithalat da 2013’te 116 milyon dolara çıkmasının ardından 2014’te yarı yarıya azalarak 55 milyon dolar seviyesine geriledi ve 2016’da yeniden yükseliş temayülü göstererek 81 milyon dolar olarak gerçekleşti.
Silvan Barajı ekonomiyi canlandıracak
Atatürk Barajı’ndan sonra en büyük sulama barajı niteliği kazanacak olan Silvan Barajı’nın yüzde 70’i tamamlandı. Baraj ve sulama kanalları bittiğinde Diyarbakır Merkez, Silvan ve Bismil ilçelerine ait ovalarda toplam 2 milyon 350 bin dekar alan suya kavuşacak. Silvan Projesi kapsamında bulunan Silvan Barajı, ara depolamaları ve sulama tesisleriyle hizmete alındığında Türkiye ekonomisine yılda 1,1 milyar TL katkı sağlayacak ve 305 bin kişiye de istihdam sahası oluşturacak. Böylece bölgedeki bereketli topraklarda sulama ile üç katına kadar verim elde edilecek, sağlayacağı tarım ve sanayi alanındaki istihdamlarıyla işsizlik sonlandırılacak.