Erdoğan: AB serbest dolaşım vermedi de dünya başımıza mı yıkıldı?
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ''Türkiye'yi siyasi, sosyal, diplomatik, tüm alanlarda diz çöktüremeyenler yeni bir oyunla karşımıza çıkıyor. Avrupa serbest dolaşım vermedi de dünya başımıza mı yıkıldı? Hala oyalıyorlar, fakat biz sabrediyoruz. Bu minderden biz değil siz kaçacaksınız'' dedi.
AK Parti Genel Merkezinde düzenlenen Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı’nda konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türk Silahlı Kuvvetlerinın (TSK) Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) ile birlikte İdlip ile ilgili operasyonu başlattığını kaydederek, kimsenin Türkiye’ye “Niye böyle yapıyorsunuz” deme hakkı olmadığını söyledi.
Son yıllarda Türkiye’de yaşanan olaylara ilişkin konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Her gün yeni bir saldırı, yeni bir taktik atak ile karşılaşıyoruz. Bu saldırıların bir kısmını bizim dikkatimizi ve enerjimizi bölgemizdeki kritik gelişmelerden uzaklaştırmaya yönelik olarak görüyorum. Türkiye’yi FETÖ ve PKK gibi terör örgütleri ile köşeye sıkıştıramayanlar kendileri doğrudan sahaya girmeye başladılar. Bunun için tüm anlaşmalar ve taahhütler yok sayılarak AB’deki serbest dolaşım hakkımızı sürekli erteliyor ve bizleri oyalıyorlar. Bunun için göçmenlerin Avrupa’ya yönelmesini engellemek amacıyla kendilerinin önerdiği yardımlar fiilen yapılmıyor. Tüm teamüller ve diplomatik kurallar yok sayılarak Amerika’ya vize başvuruları askıya alınıyor. Ülkemizin bölgedeki insani dramların önüne geçmek konusunda gösterdiği gayretler ısrarla gözden uzak tutuluyor.
DEAŞ’a karşı en ciddi ve etkili mücadele yürüten Türkiye’yi terör örgütleri ile yan yana göstermenin gayretleri aranıyor. En küçük hadiseler dahi bahane edilerek ekonomimizle ilgili olumsuz spekülasyonlar üretiliyor. Gezi olayları sırasında bir kesim çerden çöpten bahanelerle sokaklarda kaos çıkartmaya çalıştığında milletimiz geri plandaki oyunu gördü ve ona göre pozisyon aldı. 17-25 Aralık emniyet-yargı darbe girişiminde hedefin şahsım veya ailem değil, bizim nezdimizde ülkemizin tüm kazanımları olduğunu gören milletimiz bize her zamankinden çok fazlasıyla sahip çıktı. 7 Haziran seçimleri sonrasında hiçbir parti tek başına iktidara gelemeyince kimlerin ellerini ovuşturmaya başladığını, kimlerin eski Türkiye hayaliyle yerinde duramadığını yine en iyi milletimiz gördü. Hemen arkasından 1 Kasım seçimleri ile bu aziz millet durumu düzeltti. Türkiye’yi 90’ların karanlık günlerine çevirmek isteyenlere fırsat vermedi. Baktılar böyle olmuyor bu defa PKK terör örgütünü devreye soktular. Çukur eylemleri dediğimiz, bazı ilçelerdeki kardeşlerimizin malına ve canına kastederek devletin egemenliğine saldırı sürecini bölgedeki vatandaşlarımızın feraseti ile başarısızlığa uğrattık.
Aynı dönemde DEAŞ terör örgütünün sınırlarımıza dönük taciz ve ülkemiz içindeki canlı bomba saldırıları da artmaya başladı. Bu örgütün ipini elinde tutanların hedef olarak ülkemizi gösterdikleri anlaşılıyordu. Türkiye’nin milleti ve devleti ile gösterdiği güçlü duruş sebebiyle amaçlarına ulaşamayanlar 15 Temmuz gecesi darbe girişimi ile yeni bir hamle yaptılar. 1960’ta, 1971’de, 1980’de, 1997’de tamamen veya kısmen başarılı olan darbe teşebbüslerinin aksine bu defa bambaşka bir manzara ortaya çıktı. Milletimiz tarihinde ilk defa darbecilere fiilen mukavemet gösterdi.
Hemen arkasından Suriye’deki Fırat Kalkanı Operasyonu’nu başlatarak bizi bu şekilde durduramayacaklarının mesajını darbenin arkasındaki güçlere verdik. Hem onların saldırıları hem bizim cevaplarımız bunlarla sınırlı kalmadı. Türkiye’ye siyasi, sosyal, diplomatik, askeri, ekonomik, tüm alanlarda diz çöktüremeyenler her gün yeni bir oyunla karşımıza çıkıyor. Biz ne diyoruz ‘namert kaçar, mert direnir.’ Biz artık sadece direnmekle, savunmakla kalmıyoruz, kendi oyun planımızı adım adım uyguluyoruz. Savunmamızı güçlendirirken taarruzu da ihmal etmiyoruz. Türkiye’yi batıdan ve mümkünse tüm dünyadan tecrit etmek için ellerinden geleni yapanlar beyhude uğraşıyorlar” diye konuştu.
“BİZİM SİZE İHTİYACIMIZ YOK”
AB konusunda masadan kalkan tarafın Türkiye olmayacağının altını çizen Erdoğan, “AB ülkemize serbest dolaşım hakkı vermedi de ne oldu, dünya başımıza mı yıkıldı. Resmi olarak 54 yıl, aslına bakarsan 59 yıldan bu yana almadılar. Bitirdiler mi bizi, hayır? Biz sabrediyoruz, ‘bu minderden biz değil siz kaçacaksınız’ diyoruz. Dürüstseniz yapın açıklamanızı. Açıklamayı yapın bitirelim işi. Bizim size ihtiyacımız yok, karşılıklı bir ihtiyaç formülü var. Geçtiğimiz hafta İran’da, ardından Ukrayna, Sırbistan’daydım. Salı günü Polonya’ya gidiyorum. Ziyaretlerimin hepsi verimli geçti. Sırbistan’da, özellikle Sancak’ta ülkemize ve şahsımıza gösterilen sevgiyi, muhabbeti kelimelerle anlatmak mümkün değil. Ogün bizimle beraber olan bir belediye başkanımız bir trafik kazasında dün rahmetli oldu, bugün defnedecekler, Allah rahmet eylesin. Eşi benzeri olmayan ev sahipliği için Sayın Vuçiç’e, Sırbistan halkına, Sancak ve Novi Pazar’daki tüm kardeşlerime şahsım ve milletim adına şükranlarımı sunuyorum. Hani merhum Neşet Ertaş diyor ya, ‘dost elinden gel olmazsa varılmaz, rızasız bahçanın gürü derilmez, kalpten kalbe bir yol vardır görülmez, gönülden gönüle giden yol gizli gizli.‘ Bizim tüm dostlarımızla aramızda gönülden gönüle giden ve görülmeyen bağlar vardır. Sırbistan’da, Novi Pazar’da ise bu bağı tüm gücü ile gördük. Meydanda gördük, yollarda gördük. Ülkemizin ve milletimizin dostluğunu yıkma pahasına saçma sapan hamlelere girişenlerin eline geçen nedir? Bu şekilde bize zarar verdiklerini düşünüyorlarsa bizim gördüğümüzden daha fazlasını onlar görüyor. Türkiye yoluna devam ediyor, yoluna devam edecek. Yaşadığımız bu zor dönemde yanımızda olanları unutmayacağımız gibi sürekli ayağımıza çelme takanları da unutmayacağız. Ülkeler arasındaki ilişkilerin mutlak dostluk ve mutlak düşmanlık üzerine tanzim edilemeyeceğini elbette biliyoruz. Müttefik dediğimiz, pek çok platformda birlikte çalıştığımız kimi devletlerin ülkemize karşı sergiledikleri bu ikiyüzlü tutumdan biz çok rahatsızız. Yüz yüze geldiğimizde bize her türlü sözü verenlerin arkamızdan oynadıkları oyunların çirkinliği artık saklanamaz hale geldi. Bu mızrak bu çuvala sığmıyor artık. Bize demokrasi dersi, hukuk devleti dersi, hak ve özgürlükler dersi verenlerin işlerine gelmediğinde bu kavramlardan ne kadar kolay vazgeçebildiklerini görüyoruz” şeklinde konuştu.
“TSK ÖSO İLE BİRLİKTE İDLİP İLE İLGİLİ ŞUANDA OPERASYONU BAŞLATTI”
Yıllarca Türkiye’yi terör örgütleri ile yeteri kadar güçlü şekilde mücadele etmemekle itham edenlerin şimdi terör örgütleri ile kol kola bölgeyi tanzime giriştiklerini belirten Erdoğan, “Dünyada kendilerine terörle mücadelede en büyük hedef olarak DEAŞ’ı gösterenler şuanda DEAŞ’a karşı PYD-YPG gibi terör örgütleri ile beraber mücadele ediyorlar. Şimdi soruyorum, 3 bin 300’ü aşkın tır ile kuzey Suriye’de bir terör örgütü oluşturmaya, bir terör devleti oluşturmaya çalışanların niyeti nedir? Bunlara bu denli silahı ücretsiz olarak verenlerin niyeti nedir? Biz paramızla silah alamazken onlara parasız olarak bu kadar silahı vermenin gayesi ne olabilir? Burada soru işaretleri oluşmuyor mu. Biz bunların ne anlama geldiğini biliyoruz. Biz Astana sürecini başlattık ve bu süreçte Türkiye, İran, Rusya bir karara vardık. ‘Bir gece ansızın gelebiliriz’ dedik, bu gece TSK ÖSO ile birlikte İdlip ile ilgili şuanda operasyonu başlattı. Oradaki mazlumların üzerine gelenlerin, o mazlumlara bunca silahla saldıranlar, rejim ne yazık ki, bütün bunlar karşısında bize tarihi bir sorumluluk yüklüyor. İdlip’te şuanda Halep’ten kovulanlar, Halep’te yaşam hakları sona erdirilenler, onlar şimdi büyük ölçüde İdlip’teler. İdlip bize sınır. Tedbirimizi almak zorundayız. Kimse bize ‘niye bunu böyle yapıyorsunuz’ diyemez. Suriye’ye 911 kilometre sınırı olan biziz, her an taciz ve tehdit altında olan biziz, kimse bize ‘niye bunu böyle yaptınız’ diyemez” ifadelerini kullandı.