Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan Avrupa'ya: O sandıklar da size kalsın
Almanya'nın idam kararına ilişkin açıklamasına Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'dan cevap geldi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Tüm Sanayici ve İşadamları Derneği (TÜMSİAD) 7. Olağan Genel Kurulu’na katıldı.
"Terör örgütleri ile mücadelemiz bizim için oyun değil, beka meselesi"
Türkiye’nin DEAŞ operasyonlarında elde ettiği başarının maskeleri düşürdüğünü belirten Erdoğan, "Bölgede oynanan oyunu ifşa ettik. Hepimizin malumu olan bir takım güçler, bölgeyi satranç tahtası, terör örgütlerini de piyon gibi kullanarak kendilerine yeni hareket alanları açmaya çalışıyorlar. Terör örgütleri ile mücadelemiz bizim içi bir oyun değil, beka meselesi. Sınırlarımız içindeki ve hemen yanındaki terör örgütleri bomba patlattığı zaman Avrupa’nın, Amerika’nın, Rusya’nın değil, bizim canımız yanıyor. Bu örgütlerin yıkmaya çalıştıkları devlet bizim devletim, bölmeye çalıştığı millet bizim milletimiz. Terör örgütleri ile mücadele bizim için bir seçenek değil bir mecburiyettir. Kimse kusura bakmasın. Biz terör örgütlerine asla müsamaha göstermedik. Tüm batının da bir şeyde bizimle birlikte olması lazım. Terörle mücadelede samimi iseler buradan taviz veremeyiz. Bugün bizi vuran terör unutmasın yarın da onları vuracaktır" diye konuştu.
"Gelip utanmadan bizden bir ajan provokatörü istiyorlar"
Avrupa ülkelerini terör örgütlerine karşı tutumu nedeniyle eleştiren Erdoğan, "Şu referandumda yaşadık. Avrupa’nın birçok ülkesinde bu teröristler bizi içimizden bölmek için kullanmadılar mı? Hepsini gösterdik televizyonlarda. Verin bu teröristleri bize vermezler. Çünkü onları bize karşı kullanmanın gayreti içindeler. Onların piyonları bunlar. Gelip bizden utanmadan, sıkılmadan bir tane ajan provokatörü isterler. Bunu da Alman Rezidansında Tarabya’da bir ay saklarlar. Şimdi tutuklandı hala onu istiyorlar. Yahu sizin başka işiniz yok mu. Kendi yargılarına gelince bağımsız, tarafsız. Ama bizim yargımıza gelince taraflı öyle mi? Bizim yargımız da kararını verdi tutukladı. Önce siz o istediğimiz teröristleri verin. Elini kolunu sallayarak dolaşıyorlar ve kampanyalar yapıyorlar. Kendi milletvekilleri dahi Almanya’da Hollanda’da bu tür kampanyalara katılıyor. İsviçre gördünüz. Parlamentonun önünde dev pankart fakirin resmi, şakağına silah dayamışlar ‘Erdoğan’ı öldürün. Yahu gücün yeterse öldürürsün ayrı mesele. Ama biz bir şeye inanmışız. Biz Rabbimizin bizimle beraber olduğuna inandığımız için korkmadan yürüyoruz. Yapacağınız bir şey varsa yaparsınız. Vakit saat geldiğinde bu emanetin sahibi var, sahibi o emaneti alacaktır. Onun için yola böyle koyulduk. Fakat oraların yönetimleri polisleri ile beraber bunu izlerken, kalkıp da ‘noluyor ya’ diyen var mı? Bizim Avrupa’daki mabetlerimize gamalı haçların yapıldığını görüyoruz. Bunları kendilerine söylüyoruz. Türkiye’de onlara ait ibadethanelere acaba bu tür yazılar veya işaretler konsa ne derler. İsyan ederler değil mi. Biz onlara ait mabetlere bugüne kadar böyle bir olumsuz şey asla yaptırmadık. Biz asil bir milletiz. Biz inanç özgürlüğünün ne olduğunu biliriz" şeklinde konuştu.
"Referandum sonucunu gölgelemek için gösterilen gayreti üzüntü ile takip ediyorum"
Türkiye’nin uzun zamandır arayış içinde olduğu büyük reformu 16 Nisan’da gerçekleştirdiğini vurgulayan Erdoğan, "Bu da onları rahatsız ediyor. Millet karar veriyor. Milletin kararı her şeyin üstünde değil mi. 16 Nisan halk oylaması sonuçlarının ülkemiz milletimiz geleceğimiz için hayırlara vesile olmasını diliyorum. Şu katılıma bak, böyle bir katılım Avrupa’da var mı? Yüzde 85.5. Yaklaşık 50 milyon vatandaşımın her birine teşekkür ediyorum. 49 milyon geçerli oy içindeki 25 milyon 157 bin evet oyu ile bu büyük reformun yüzde 51. 4 oranla hayata geçmesi yönünde irade beyan eden vatandaşlarıma ayrıca teşekkür ediyorum. Seçim meydanları, er meydanlarıdır. Ne sözünüz varsa orada söylemeniz gerekir. Seçim bittikten sonra ortaya çıkan sonucun üzerine gölgelemek için gösterilen gayretleri ben bir Cumhurbaşkanı olarak üzüntü ile takip ediyorum. Sandıktan elde edilemeyen sonucu, çünkü YSK bizim hukukumuzda nihai kararı veren mercidir. YSK’nın dışında bir merci yoktur. Bunlar ne yaptı? YSK kesin kararını açıklamasına rağmen Danıştay’a müracaat ettiler. Oradan da ret yanıtı aldılar. Anayasa Mahkemesinde arayışa girdiler. Anayasa Mahkemesi zaten daha önceden de açıklamasını yapmıştı. Şimdi AİHM’de kendilerine çözüm arayanlara sözüm şudur. Başarıyı yanlış yerde arıyorsunuz. Başarıyı mahkeme kapılarını aşındırarak değil, ancak milletin gönlüne girerek elde edebilirsiniz. Niye millete saygı duymuyorsunuz. Millet kararı verdi, bu işi bitirdi. Boşuna uğraşıyorsunuz. 16 Nisan artık geride kaldı. Bir kez daha milli irade hür bir şekilde sandıkta tecelli etmiştir. Milli iradesine saygısızlık gösterilmesi bir defa son derece yanlıştır. Artık bu halk oylamasını da, sonuçlarını da tartışmanın kıymeti yoktur" ifadelerini kullandı.
"Avrupa’da sandık kurdurmazlarmış, o sandıklar da size kalsın"
Avrupa Birliği üyeliği konusunda Türkiye’de bir halk oylaması yapılabileceği ihtimalini tekrarlayan Erdoğan, "Avrupa Birliği’nin ülkemize yönelik ahlaksız ve adaletsiz tavrında değişiklik olmazsa, belki bu konuda da bir halk oylaması ihtiyacı olacak. Olur mu olur. İngiltere yapıyor oluyor da, Türkiye’yi kapısına yakıştırmayanlar Türkiye’nin bir halk oylaması kararından niye rahatsız oluyorlar. Gerçekten bizi bunlar çok mu seviyor. Yeni bir şey daha duydum. Avrupa’da halk oylaması ile ilgili sandık kurdurmazlarmış. O sandıklar da size kalsın. Bize Türkiye yeter. Yıllarca zaten bu işi burada yürüttük. Onlar da sizin yine ayrıca bir yüzkaranız olacak" açıklamalarında bulundu.
"Muhalefetin yüzündeki makyaj dökülmeye, faşist damar kendini belli etmeye başladı"
Muhalefetin önümüzdeki seçimlere hazırlanması gerektiğini söyleyen Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Kendilerinde güç vehmedenlere, mahkeme kapılarını boş verip bu seçimlere hazırlanmalarını tavsiye ediyorum. Şimdiden hazırlıklara başladık. Önümüzdeki salı günü anayasamızda değişen hükmü ile elde ettiğimiz imkanı kullanacak kurucusu olduğum partiye tekrar üye olacağım. Ardından 21 Mayıs’ta olağanüstü kongremizde partimizin yeni yönetim şekli belirlenecek. Buradan alacağımız enerji iye bir yanda teşkilatımızı seçimlere hazırlayacak, bir yandan icraatlarımızla milletimiz gönlünde daha yükseklere çıkmanın yolunu arayacağız. Bu işle öyle ‘10 dönüm bostan, yan gel yat Osman’ anlayışla olmaz. Bir hedefiniz varsa çalışmanız, gayret etmeniz şart. Bizim muhalefetin yatığı gibi hiçbir şey yapmadan, başkalarını suçlayarak başarı elde etmeye çalışırsanız her seferinde hüsrana uğrarsanız. Muhalefetin şirazesi öyle bozulmuş durumda ki, millete hakaretlerin dozunu arttırmaya başladılar. Lafa gelince ağızlarında demokrasiyi düşürmeyenlerin yüzlerindeki makyaj dökülme, halkçılık kılıfı altında gizledikleri o faşist damar kendini belli etmeye başladı. Eninde sonunda her şey aslına rücu eder. Maziye baktığınızda hep bunu görürsünüz. Tek parti döneminde onlar için zaten mağlubiyet söz konusu değildi ama çok partili döneme girdikten sonra tek galibiyetleri yok. Avrupa’daki nazi artıkları ile aynı safta buluşanları durumu bu işte. Şu anda onlarla buluştular."
"İhracat rakamları, Almanya’nın tutumunu gözden geçirmesi gerektiğine işaret ediyor"
Cumhurbaşkanı Erdoğan referandumun ardından ekonomide yaşanan gelişmelere de değinerek, "Ekonomide tamamen suni bir şekilde sarsılan dengelerin yerli yerine oturtulmasına ihtiyacımız var. Güzel gelişmeler var. Dün mart ayı ihracat rakamları açıklandı. İhracatımız bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 13.6 arttı. Geçen ayki rakamlarda ihracatta ve ithalatta ilk sırayı Almanya’nın alıyor oyması her iki ülkenin de düşünmesi gerek bir tablo. Demek ki birbirimize ihtiyacımız var. Rakamlar Almanya’nın tutumunu gözden geçirmesi gerektiğine işaret ediyor. Borsa İstanbul tarihi seviyelere ulaştı. Döviz kuru geriliyor. Büyümede geçtiğimiz yıl 2.9 gibi iyi bir oranı yakaladık. Uluslararası yatırımlar konusunda önemli sinyaller alıyoruz. Hindistan, Rusya, Kuveyt ve Çin’e, ardından Amerika’ya gideceğiz. Ne içeride ne dışarıda kimsenin bekleyeceği bir milat kalmadı. Koşacağız, koşturacağız. Artık biz en kötüyü inşallah geride bıraktık. Bundan sonra daha iyiye doğru yol alacağız. İstihdamdaki sıkıntıyı TOBB’da yaptığımız toplantıda sıçrama başladı. İstihdam artmaya başladı. Hedefi yakalayacağız. Bu işin takibini de valilerimize vermiştim. Onlar da takip edecekler. Valilerimize tekrar sesleniyorum, sakın bu işi hafife almayın. Şehrinizdeki bütün yatırımcıları kovalayacaksınız. Sizden biz alabileceğinizin en yükseğini istihdam etmek suretiyle işsiz vatandaşlarımıza kalifiye elemandan bahsetmiyorum, düz işçiden bahsediyorum. Hem fakir fukaraya bir ekmek, hem de istihdamı yükseltelim" dedi.
"Yastığınızın altında değerleri çıkarın, sürün bunları sermayenize"
İş adamlarına da çağrıda bulunan Erdoğan, "Yatırım ve istihdam ile ilgili teşvikler getirdik. Tüm girişimcilerden bu teşviklerden yararlanarak cesur adımlar atmalarını bekliyoruz. Bu ülkenin kullanılmayan her potansiyeli hem bizim, hem iş adamlarımız açısından kayıptır. İş adamlarınıza sesleniyorum. Yastığınızın altında değerleri çıkarın, sürün bunları sermayenize. Sizin resmi özsermayenizin dışında da sermayeniz var. Sürün bunları. Biz her zaman kazan kazan diyoruz. Yurt dışında ortaklar getirin. Daha da güçlenin. Size güçlü olmak yakışır. Önümüzdeki dönemde yurt içi ve yurt dışındaki girişimcilere bir kez daha birlikte çalışma ve kazanma çağrısı yapıyorum. Hindistan’da yarın gece oranın en ileri yatırımcıları ile özel toplantım olacak. Onları ülkemize davet edeceğiz. Ülkemizde yatırıma davet edeceğiz" ifadelerini kullandı.
"Hüseyin Kurt’u ısıran köpekleri yönlendirenler dostumuz olamaz"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasının sonunda Hollanda’yı eleştirerek, "Benim Hollanda’da Hüseyin Kurt kardeşimizi ısıran o itler ve onları oraya salan o polisler, onları yönlendirenler bizim dostumuz olamaz. Ya işte ‘yine de böyle sert konuşmayalım’. Neyi konuşmayacaksın. Bu bizim kardeşimiz, soydaşımız. Oraya gitmiş orada çalışıyor. Benim bakanımı arabanın içine mahkum ediyorlar, kendi konsolosluğuna sokmuyorlar. Öbür taraftan polisleri ile atları ile, itleri ile oradaki soydaşlarımızın üzerine geliyorlar ve Hüseyin Kurt evladımızı köpekler ısıracak, ‘yine de sert olmasak’. Bu bizim değerler silsilesi içinde yeri olmayan bir anlayış" diye konuştu.