Çöl kaplanı Fahreddin Paşa
Osmanlı ordusu mağlup olmuş, mütareke imzalanmıştı. Şerif Hüseyin Paşa, Medine’yi muhasara altına aldı. Fahreddin Paşa, İstanbul’dan gelen emirlere kulak asmayarak şehri 2 sene 7 ay muhafaza etti.
Topkapı Sarayı, sadece asırlarca bir cihan imparatorluğunun idare edildiği yer değil. Babüssaade denilen kapıdan girilen üçüncü avlusunun bir köşesinde, dünya Müslümanları için çok kıymet arzeden bazı emanetleri misafir ediyor. Emânât-ı Mukaddese (Mukaddes Emanetler) denilen ve peygamberlerle din büyüklerine ve mukaddes yerlere ait bu hatıralar saraya ayrı bir kıymet veriyor.
Mukaddes Emanetlerin İstanbul’a gelişi çeşitli vesilelerle olmuştur. İstanbul’u kuran Bizans İmparatoru Constantinos’un annesi, 330’da ölen İmparatoriçe Helena, İsa aleyhisselâma iman etmişti. İmparatoriçe, ziyaret maksadıyla Kudüs’e gittiğinde, Hazreti İsa ve müminlerine ait olduğu iddia edilen eşyayı İstanbul’a getirdi.
Mukaddes Emanetlerin mühim bir kısmı Yavuz Sultan Selim’in Mısır seferinden sonrasına tarihlenir. Mısır’ın fethi üzerine, Mekke Şerifi Ebu Nümeyy Berekât, Kâbe-i muazzamanın anahtarıyla beraber kendisinde bulunan bazı mukaddes eşyayı da Sultan Selim’e gönderdi. Sonraki padişahlar zamanında da saraya gelen hatıralar vardır.
Daha sonra çeşitli yerlerde rastlanan bu gibi hatıralar devlet büyükleri tarafından satın alınmak veya sahipleri tarafından hediye edilmek suretiyle saraya geldi. Nihayet Osmanlı ordusunun bozulmasından sonra Medine Muhafızı Fahreddin Paşa, ötekiler kadar ehemmiyeti olmayan bazı mukaddes eşyaları 1917’de Hicaz’dan gelen son trenle İstanbul’a gönderdi.