Abdullah Ağar El-Bab'da yaşananları anlattı

Güvenlik Uzmanı El Bab'da son dönemde verilen şehitlerden sonra El Bab'da DEAŞ'ın nasıl bir strateji izlediğine dair önemli değerlendirmeler yaptı. İşte Abdullah Ağar'ın El Bab'da neler yaşandığını anlattı.

Abdullah Ağar El-Bab'da yaşananları anlattı

Güvenlik Uzmanı Abdullah Ağar, El Bab'ta yaşanan çatışmalarla ilgili "Geri çekilen ve kaçan DEAŞ, tuzak-patlayıcı-mayın ve uyuyan hücrelerini önümüzde-gerimizde ve içimizde bırakıyor" dedi.


Güvenlik uzmanı Ağar, fiili durumun, önce sahadan gelen haberlerle ortaya çıktığını hatırlatarak, "Bab bölgesinde DEAŞ’le mücadele eden mehmetçik havadan vuruldu. Şehit ve yaralılarımız vardı. Gün içerisinde Genelkurmay Başkanlığının yaptığı açıklamayla, hava akınının Rusya tarafından yapıldığı, 3 şehit ve 11 yaralımızın olduğu belirtildi. Hemen ardından yapılan açıklamalarda, önce Erdoğan ile Putin’in, hemen ardından da Akar ile Gerasimov’un görüştüğü belirtildi. Bu açıklamaların içeriğinde, işbirliğinin ve güvenin devamlılığına dair “ortak bir irade beyanı” ortaya konulduğu görüldü. Açıkçası ister kaza olsun, ister başka türlü bir şey, karşılaştığı bu hava saldırısına karşı meşru müdafaa hakkını kullanan Türkiye’nin üreteceği karşı etkiyle, Suriye savaşının en büyük krizi patlak verebilirdi. Sonuçta, alandaki Türk birliklerin elinde güdümlü uçaksavar füzeleri ve uzun menzilli silahlar ile havada uçaklar var" ifadesini kullandı.

"DEAŞ tuzak-patlayıcı-mayın ve uyuyan hücrelerini önümüzde-gerimizde ve içimizde bırakıyor"

Bab’ta DEAŞ sonrasında ise artık işin siyasi karar vericilerde olduğuna dikkat çeken Ağar, şunları kaydetti: "Bu bile meskun mahal dinamikleri içinde çok zorlu. Geri çekilen ve kaçan DEAŞ tuzak-patlayıcı-mayın ve uyuyan hücrelerini önümüzde-gerimizde ve içimizde bırakıyor. Bab sonrası ne olacağını öngörmek için sayısız senaryo yazılabilir. Ancak her şeyden önce operatif bir masa kurulduğunda masanın bir yanının boş kalmaması bundan sonraki süreç için büyük önem taşıyor. Rusya-ABD-Türkiye-İran-Kıta Avrupası-İsrail ve Suudi Arabistan ortak bir akıl-ortak bir strateji ve ortak bir eylem üretmeyi başaramadan sorunun çözülmesinin çok zor olacağı görülüyor. Bununla birlikte bütün bu ülkelerin bir araya gelmesi, belki bundan daha da zor. Ve bu sadece askeri operasyonlar için. Kavramsal mücadeleye ise daha akıllara bile gelmedi. Askeri anlamda küçültülse bile, Sünni İslam’ı ve tabanı istismar ederek buralara kadar gelmiş bir DEAŞ'ı zihinlerden kazımanın nasıl mümkün olacağına kimse kafa yormuyor. Aslında bu yapılmadığı için de asıl sorun bir türlü çözülmüyor. Burada Türkiye’nin önemi çok büyük. Ancak Türkiye bile bunun önemini tam anlamış değil. Öte yanınla dizayna soyunmuş iradeler, ne Türkiye’yle ne de Türkiyesiz bir şey yapabiliyorlar".